ŞİİR ATLASI’NIN “SOLAÇIK ŞAİRİ”YDİ O; AHMET ERHAN

Paylaş

TÜRKİYE

Ayağa kalk!

Yurdumsun

Atılmaz ve

Satılmazımsın

Bağımsızlığımsın

Türkiye,

Ayağa kalk!

Yurdumsun

Bir sanık

Gibi buruk

Ancak

Üç yanı

Gürül gürül

Denizimsin

Türkiye,

Ayağa kalk!

Yurdumsun

Her rüzgarda eğilen

Bir yaprak

Değilsin

Henüz gelinlik çağında

Cumhuriyetin

Onurumun

Ve inancımın

Bekaretisin –

Oğlunum

Sanki ilk celsede

Yenilmiş bir avukat

Gibi bırakma

Dünyaya karşı beni

Türkiye,

Ayağa kalk!”

****

Ülke olarak kıyameti yaşadığımız şu günleri bundan daha iyi anlatan şiir olabilir mi?

Duygulara tercüman şiir bu!

“Şiir Atlası’nın Solaçığı Şair”

Ahmet Erhan imzalıdır…

****

“Şiir hayatın neresinde?” diye sormuştur

Ataol Behramoğlu  Usta,

sonra da yanıtını  vermiştir:

“Şiir, kavramları imgeye dönüştüren, var oluşun

en yüksek ve en derin dile gelme biçimidir.

Şiirsiz bir yaşam kendini dile getirememiş,

bu anlamda da yaşanmamış

tam anlamıyla gerçekleşmemiş bir süreçler toplamıdır.

Kendimizi dile getirebildiğimiz ölçüde varsak,

dilin en çok yoğunlaştığı

şiirsel anlam, var oluşumuzun da odağında,

kaynağında demektir!”

Şiir dilin, dil de hayatın odağındadır!..

Şairin silahı şiirdir, şiiri de silahtır!..

***

İşte 9 yıl önce -tam da bugün-

ayrılık defteri elimize verilen

Ahmet Erhan,

Behramoğlu’nun sorusuna yanıt veren

şairlerdendir inci oyalı şiirleri ile…

Barışsever, insancıl, devrimci mücadelecidir o!

Ne de olsa ‘’Alacakaranlık Kuşağı’’nın 78’li ozanlarındandır!

Kuşağı ile özdeşleşen şiir duyarlılığını

-ömrünce- sürdürendir!

Dizeleri ile şöyle tanımlar kendini;

“Adı Ahmet Erhan konulan bir yaşam karikatürü,

Ey yolcu, geçerken bir taş at da öyle yürü,

Çünkü yüreğinin yeri sürekli değişiyor…”

****

Fatih Terim’in,

Adana Demirspor yıllarından

takım arkadaşıdır da!

Adıyamansporlu sağbek kaval kemiğini kırdığında,

‘Anne ben geldim, ağdaki balık

bardaktaki su kadar umarsızım

dizlerin duruyor mu başımı koyacak?

Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın…”ı

yazmıştır…

Futbolu da “şiir gibi

“Solaçık Şair”in o gün de futbol yaşamı

sonlanmıştı!..

***

Türkçe öğretmenliği yapmıştır.

Ankara’da ve İstanbul’da yaşamış, bu kentleri çok sevmiştir.

Madımak kurbanı “Cerrah Ozan” Behçet Aysan ve

Haydar Ergülen ile şiirlerini okumuşlardır birbirine.

Öğrencilerinin

“En Güzel Yüzlü Öğretmeni” olmuştur.

Ahmet Erhan’ın Türk şiirinin unutulmayacak şiirlerinden

“Bugün de Ölmedim Anne”si,

Ahmet Kaya bestesinde hayat bulmuştur;

“Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım

Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum

Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum

Bugün de ölmedim anne

Kapalıydı kapılar, perdeler örtük

Silah sesleri uzakta boğuk boğuk

Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük

Bugün de ölmedim anne

Üstüme bir silah doğruldu sandım

Rüzgar, beline dolandığında bir dalın

Korktum, güldüm, kendime kızdım

Bugün de ölmedim anne

Bana böylesi garip duygular

Bilmem niye gelir, nereye gider?

Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar

Bugün de ölmedim anne.”

***

Yazmıştır;

“Ankara-İstanbul Kara

Treni”nde;

“Asıl önemlisi, gelecek güzel günler derken, şu anda içinde bulunduğumuz günleri yitiriyoruz gibi geliyor bana.”

Sormuştur;

“Beynime bir sarkaç gibi vuruyor sorular,

Neresinde yanıldık biz bu yaşamın?”

Demiştir;

“Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım.”

Hep istemiştir;

“Keşke kaçsam, keşke kaçabilsem şu dünyadan.”

“Yaşamın Ufuk Çizgisinde” dillendirmiştir;

“Her şeyi anlatmak gelir içimden

Ve sonra çekip gitmek.”

***

Ahmet Erhan, amansız hastalığa uzun süre kafa tuttu.

Hastane günlerinde çok sevdiği Behçet Aysan’ın

dizeleri;

“Çünkü beyaz bir gemidir ölüm

Siyah denizlerin hep çağırdığı..”yı mırıldandığını

dostları aktarır.

Güneşe giden yolda ölenler arasına -ismini- yazdırdı.

Ahmet Erhan’ı

Kübalı ozan Jose Marti’ni dizeleri ile

-sevgi ve özlemle- analım:

“Şiirim kardeştir cesarete,

Yalın içten ve özlüdür,

O, kendisinden kılıç yapılan,

Çelikle aynı örste dövülmüştür…”

****

Ona “Abi” diye hitap eden Eren Aysan şunları yazmıştı BirGün’de;

“Ama Türkiye ayağa kalkmadı. Nice acılar denizinden geçtik. Sırat köprüsü gibi haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden… Türkiye ayağa kalkmadı! Biz de seslendik: Türkiye ayağa kalk dedik. Olmadı!

Ama sana hâlâ ‘Ahmet Erhan diyorlar!’

Daha ne olsun!

Anısına, şiir atlasına bıraktığı izlere saygıyla…